Sayfalar

26.06.2013 tarihli Güzelyalı Forumu'nda alınan kararlar ve öneriler:




27 Haziran Perşembe günü oturum olmayacak. Bir gün ara verilecek.
28 Haziran Cuma günü Göztepe Parkı’nın açılışından sonra toplanılacak. 18.30'da köprü ayağında toplanılacak, buradan çıkarak saat 19.00’da parkta olunacak.
29 Haziran Cumartesi günkü genel eylem için Konak Bahri Baba’da 18.30’da toplanacağız. 19.00’da yürüyüşe başlayacağız. Saat Kulesi'nde kısa bir süre kitap okuma gibi etkinlikler yapılacak. Saat 20.30’da Gündoğdu’daki etkinlik başlayacak. Her forum kendi güvenliğinden sorumlu olacak. Güzelyalı’dan katılanlar siyah ampülle geleceğini belirtti.
Genelde diğer forumların haftanın 3 günü toplanıldığı belirtildi. Hangi günlerde yürüyüş ya da forum yapılmasıyla ilgili kesin kararların alınması sonraki foruma ertelendi. Forum ve yürüyüşün birbirini desteklediği görüşü aktarıldı.
30 Haziran Pazar günü için planlanan, İnciraltı’nda Expo istenmemesine yönelik piknik için çalışma grubu belirlendi. Çalışma grubunda Ulaş, Nehir, Özlem, Nilüfer, Savaş ve Melike görevlendirildi. Piknik ile ilgili basılan afişler çeşitli yer ve duraklara yapıştırılmak üzere forumda isteyenlere dağıtıldı.
30 Haziran Pazar günkü pikniğe Duvara Karşı Tiyatro Grubu ve Asfalya Müzik Grubu geleceğini söyledi.
Yalıçapkını İnciraltı’ndaki lagüne özgü bir kuş türüdür. Lagüne müdahale ile onların yaşam alanının tehdit altında kaldığı belirtildi. http://www.expoizmir.org.tr/ adresinden Expo ile ilgili süreci takip edebilirsiniz.
Forumun başında Şehir Plancıları Odası tarafından bir basın açıklaması yapıldı. Basın açıklamasını Nehir Yüksel yaptı. Yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:

“Balçova-İnciraltı alanında 400.000 hektarlık alan Expo için önerilmektedir. Yapılacak olan turistik oteller, AVM (110.000 hektarlık), liman ve yapımı hız kazanacak İnciraltı-Çiğli arası tüp geçiti yapımı İnciraltı ve İzmir’e zarar verecektir. Alanın biyolojik çeşitliliğine, tarımsal alanlarına zarar vererek şehir planına uygunluğu önemsenmeyen bir planlama olmuştur. 10.03.2010 tarihli eski Tarımsal Üretim Genel Müdürlüğü’nce verilen ve 17818 sayılı işleme karşı açılan davada mahkemenin verdiği karar doğrultusunda söz konusu işlemin devam edilmesi ile 5403 sayılı Toprak Kanunu uyarınca bölgenin tarımsal alanın korunması gerekir. 17.08.2011’de Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onaylanan 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Revizyonunun iptali istemiyle Danıştay 6. Dairesi’nde Odamız tarafından açılan davada, mahkemenin 14.11.2012 tarihli kararı ile Kültür ve Tabi Varlıklarını Koruma Kurulu’ndan görüş alınmadan onaylanan çevre düzeni planı revizyonun hukuka uygunluğu bulunmadığından yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. “6324 sayılı Expo Alanı Hakkında Kanun” 17.08.2011 onaylı tarihli 1/25.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Revizyonu yürütmenin durdurulması ile hükümsüz kalmıştır. Koruma Amaçlı Nazım ve Uygulama İmar Planlarının öncelikle usul yönüyle iptali gerekir.”

26.06.2013 Bucakoop. Mahallesi Forum kararları:



Mahallemizdeki forumların pazartesi, çarşamba ve cuma günleri olmak üzere haftada üç gün yapılmasına karar verilmiştir. Saat 20.30’da Bucakoop Meydanı’nda tencere tava ile toplanıp yürüyüş yapılacak, saat 21.00’de Âşıklar Parkında (Kipa yanı) forumlar başlayacaktır.

Öncelikle çevremizdeki bireylerin aydınlatılması gerekmektedir.
Artık sadece sandıkta değil sokaklarda, parklarda da siyaset yapılmalıdır.

Her forumda farklı etkinlikler bir arada yapılmalıdır (kitap okuma, sinema gösterimi, müzik dinletisi, şiir okuma vs).

Facebook ve Twitter’da forumumuzu tanıtıcı gruplar kuruldu: https://www.facebook.com/parklarbizimbucakoop?fref=ts , https://twitter.com/parkbzmbucakoop , parklarbizimbucakoop@gmail.com

AVM'ler ve ana akım medya protesto edilmeli, daha çok küçük esnaftan alışveriş yapılmalıdır.

Takas pazarı önümüzdeki forumlarda kurulmalıdır.

Bucakoop Mahallesi’nde âtıl olarak bulunan, belediyenin Kimsesizler Yurdu'nun ücretsiz kreş olarak kullanılması için ilerleyen forumlarda imza kampanyası başlatılması kararlaştırıldı.

26 Haziran 2013 Buca Çevik Bir Meydanı forum tutanağı:



İkinci forumumuzu yaptık. Konuşma başlığı “Forumlarımızın, mücadeleye devam şiarında nasıl şekilleneceği” idi, lakin bu başlık etrafında konuşulmadı. Daha çok aşağıdaki minvalde konuşmalar ve öneriler etrafında ilerledi forum.

Kararlar:
Bir sonraki forum 28 Haziran Cuma günü saat 21.00’da olarak kararlaştırıldı.
Cumartesi günü yapılacak yürüyüşe ve miting-foruma katılma kararı alındı.
Forumlarımızı yapmaya devam edeceğiz ve forumlarımızın fanzinlerini, duvar gazetelerini yapacağız.
Yoksul mahallere gidip oradaki çocuklarla ve aileleriyle tanışacak, çocuklarla dersler işleyeceğiz.
Çevik Bir Meydanı’nda sinema gösterimi yapılması kararlaştırıldı.

Öneriler:
AVM boykotlarına devam edelim, oraların önlerinde kitap ve alternatif gazeteleri okuyalım.
Van Erciş’teki ağaç katliamı ve Atatürk Orman Çiftliği’nin yağmalanmasına dair bir şeyler yapmalıyız.
Çevik Bir Meydanı’nın isminin Ethem Sarısülük Meydanı olarak değiştirilmesi önerildi, sonraki forumlarda tekrar konuşulması kararlaştırıldı.
Buca Belediyesi ile görüşülüp bir yer gösterilmesi ve oranın direnişçilere ithafen ormanlaştırılması önerildi.
Direnişte yitirdiklerimiz için anıt yapma-anıtlaştırma önerildi.
Tematik forumlar yapmalıyız önerisi geldi.
Buca’da kaldırımların kullanılması, yayalaştırılması konuşuldu, çalışma yapmalıyız dendi.
“Sağlık haktır, satılamaz” vurgusu yapıldı.
Seçim zamanlarında birlikte hareket etme zeminleri sağlanmalı.
Kitap takası yapabiliriz, herkes forum yaptığı yerlere kitap getirsin ve değiş tokuş yapılsın.


26 Haziran Gündoğdu Forumu tutanağı


Açılış:
Hayatını kaybeden direnişçilerin isimleri sayılarak forumun açılışı yapıldı.
İzmir genelinde 9 ayrı bölgede yapılan forumların duyuruları yapıldı. Bu bölgeler Buca, Karşıyaka, Bornova, Gültepe, Çiğli, Narlıdere, Güzelyalı, Gaziemir ve Alsancak olarak belirtildi.
28 Haziran Cuma günü doktorların Gündoğdu’da bir forum yapmayı planladığı belirtilerek, o gün kürsünün doktorlara bırakılacağı duyuruldu.
Oluşturulan Kültür-Sanat, Medya gibi atölyelere katılmak isteyenlerin isim yazdırabileceği duyuruldu.
Gündem olarak, daha önce kararlaştırılmış olan Cumartesi günü yapılacak eylemin konuşulmasına karar verildi.
Bugün ilçe forumlarından kişilerin de katılımıyla yapılan sekreterya toplantısında konuşulanlar aktarıldı. Daha önce tüm forumlarda alınan kararlar doğrultusunda, 29 Haziran Cumartesi saat 18:30’da Konak’ta Bahri baba Durakları’nda toplanılarak eylemin bir süre Konak’ta devam ettirilmesi, ardından Gündoğdu Meydanı’na yürünmesi, saat 20:30’da Gündoğdu Meydanı’nda kürsü programının başlamasının kararlaştırıldığı ifade edildi.
Her önerinin ardından karşı fikirlerin de ifade edileceği, ardından oylamaya geçilmesinin uygun olacağı duyurularak gündemin tartışılmasına geçildi.

Forumda öne çıkan öneriler ve kararlar
Eylemin dağınık olmaması gerektiği dile getirildi. Bunun için bir komite oluşturulması önerildi. Bir yürüyüş düzeninin olması gerektiği belirtildi. Eylemlerimizin diğer illerle eş zamanlı yapılması önerildi.
Bayraksız, flamasız yürünmesi gerektiği ifade edildi.
Moderatörün bu konuda daha önce bayraksız yürünmesi kararı alındığını hatırlatması üzerine bu konu bir süre tartışıldı. Şu fikirler ifade edildi:
-Herkesin kendini temsil eden bayrağı ile gelmesi bir zenginliktir, farklı renklerin bir arada olduğunu göstermemiz gerekiyor.
-Kitlenin giderek çoğalması bayraksız yürünmesinden kaynaklanıyor. Bayrak yarışına dönüşmemeli.
-Herkes kendi bayrağını taşımalı. Bu bizi ayrıştırmaz, farklılıklarımızla birlikte durmamız gerektiğini anlatır. Bayraklar gelmesin dendiğinde, bayraklarıyla gelmek isteyenler dışlanmış oluyor.
Bu tartışma, daha önce karar alındığı şekliyle bayraksız katılımın uygun olacağı kararı alınarak kapatıldı.
Karşıyaka forumunda alınan kararlar aktarıldı. Cumartesi eylemine “Parklar Bizim Karşıyaka” pankartı ile katılınacağı ifade edildi. Kadınların kırmızı giyeceği, ölen arkadaşlarımızın fotoğraflarının taşınacağı belirtildi.
Konak’tan Alsancak’a kadar insan zinciri oluşturulması önerisi sunuldu. Bu öneri tartışıldı. Şu fikirler ifade edildi:
-Eylemler meydanlarda yapılmalı, zincir olacaksa da Konak Meydanı’nı kaplayacak şekilde olsun.
-İzmir’de böyle bir eyleme gerek yok.
Cumartesi eylemi için bu öneri yapılmayacak.
Cumartesi eylemi sırasında planlanan “Mor yürüyüş” isimli pasif bir eylem önerildi. Direniş sırasında gözünü kaybedenlerin, bebeğini düşürenlerin, öldürülenlerin makyaj yapılarak simgeleştirileceği belirtildi. Bu öneri tartışmaya açıldı, şu fikirler ifade edildi:
-Pasif eylem yapmamalıyız. Ankara, İstanbul’da insanlar gaz, cop, dayak yerken aktif eylemler yapmalıyız.
-Direnişin ilk günlerinde İzmir’de halk polisi durdurmasaydı insanlar öldürülebilirdi. Şu an yeni taktik bizi pasifleştirmek. Pasif eylem yapacaksak Valilik önüne gidip hepimiz arkamızı dönelim, en fazla birkaçımızı öldürürler.
-Aktif-pasif eylem ayrımı yapmamalıyız. Çimlerde oturarak iktidara karşı gelinmez. Kitabımı alır evde de okurum, meydanlarda olmamız gerekli.
-Yeri geldiğinde aktif, yeri geldiğinde pasif eylemler olabilir. İstanbul’da polisin yoğun saldırıları sonucu Gezi Parkı’ndan ayrılmak zorunda kalındığında başlayan ve hareketi devam ettiren “duran adam” eylemi böyle bir örnektir.
-Medya direnişle ilgilenmedi. Eylemler aktif olursa daha çok dikkat çeker. Medya da ilgilenmek zorunda kalır. Önceki eylemlerimizden de faydalanarak bir eylem projesi yazalım.
-Bunu tartışmak yerine meydanları dolduralım. Aktif-pasif her türlü eylem etkilidir.
*“Mor Yürüyüş”ü planlayanlar, Cumartesi eylem sırasında yapacak. Mor yürüyüşe katılmak isteyenlerin “Batuhan Güven Erişkin” adlı facebook hesabına ulaşabileceği ifade edildi.
*Her parkta kitap okuma eylemlerinin yapılması önerildi. Parklarımızı korumamız gerektiği, Cumartesi eyleminin haricinde alınacak eylem kararlarının kitap okuma eylemi şeklinde olması fikri getirildi.
*Cumartesi eyleminde 60-70 hektarlık bir alan olan Kent Ormanı’nda Expo yapılmasına karşı söz söylenmesi önerildi. Bu öneriye karşı olarak, Expo’dan önce polis şiddetini protesto etmek gerektiği, kadınların en önde yer alarak beyazlar giyebileceği önerildi. Öneri ilk haliyle kabul edildi.
*Tutuklamaların somut bir nedene dayandırılmadığı belirtilerek tutuklu arkadaşlarımıza mektup gönderme önerisi yapıldı. Bu öneri geliştirilerek, postane önünde bir eylem yaparak yazılan mektupların gönderilmesi kararı alındı. Tarih daha sonraki forumlarda konuşulacak.
*AVM boykotunun sokak eylemlerinden daha etkili olduğu, *Venezüella hükümetinin böyle düştüğü belirtildi.
*Öldürülen direnişçilerin fotoğraflarını maske şeklinde yaparak Cumartesi eyleminde kullanma önerisi yapıldı. Bu öneri üzerine yapılan koşmalarda, maskeleri herkesin takması, bu maskelerin sadece eylem sırasında değil otobüse bindiğimizde, resmi kurumlara girerken de takılması önerileri getirtilerek kabul edildi.
*29 Haziran Pazar 19:00’da Alsancak İskele’den başlayacak “LGBTT Onur Yürüyüşü”nün duyurusu yapıldı.
*Cumartesi eylemi için isteyenlerin 1TL’yi geçmemek kaydıyla maddi katkıda bulunabileceği belirtildi. Bu duyurunun ardından yapılan katkılarla 250 TL toplandı. Bu para, Cumartesi eyleminin masraflarında kullanılmak üzere sekreteryaya teslim edildi.
*İşleyişe dair sorunlardan bahsedildi. Söz sırası yazdırılması eleştirilerek, isteyenin sıra olmadan çıkıp konuşması gerektiği belirtildi. 
*Tutuklanan direnişçi arkadaşlarımızın isimlerini kağıtlara yazıp, bu kağıtları zarflara koyarak Cumartesi eyleminde insanlara vermemiz önerildi.
*Cumartesi günü renkli bir kürsü olması; LGBTT, kadınlar, gençlere kürsüden söz verilmesi önerildi. Bu öneri kabul edildi.
*Ethem Sarısülük’ün katilinin serbest bırakılmasına karşı bir tepki olarak, adliyeye giderek kendini ihbar eylemleri yapılabileceği belirtildi. “O taşı biz de attık” diyelim önerisi yapıldı.
*AVM boykotları yapma önerisi geldi.
*Forumun yapıldığı bölgede bulunan bayrak direklerine ölen arkadaşlarımızın fotoğraflarının bayrak şeklinde asılması önerisi yapıldı.
*Onur haftası ve Sivas katliamı protestosu gibi eylemlere katılmamız önerisi yapıldı.
*ESP ve SDP’ye yönelik tutuklamaların protesto edilmesi önerildi
Eylem yaparken diğer illerle kordineliş bir şekilde aynı anda eylemler yapılabilir.

*Konaktan Alsancağa kadar insan zinciri oluşturalım.

*Gezi parkı eylemleri süresince maruz kaldığımız polis şiddetini teşir etmek, direnişte öldürülen arkadaşlarımızı unutmadığımızı ve unutturmayacağımızı hatırlatmak için "mor yürüyüş"gerçekleştirebiliriz.
*Eylemde Expo kapsamında kent ormanına yapılması planlanan rant projesi için Belediyelere karşı sözümüzü söyleyelim.
*İzmir'de tutuklanan arkadaşlarımızla dayanışmak için mektup gönderme kampanyası yapalım.
*Eylem günü kaybettiğimiz arkadaşlarımızın maskelerini takıp eyleme gelelim (otobüste,yolda bu maskelerle gezelim) ve eyleme böyle katılalım.
*30 Haziran pazar günü saat 19:00 da Alsancak İskeleden başlayacak LGBT onur yürüyüşüne katılma duyurusu yapıldı.
-Eylem sırasında tutuklu olan arkadaşlarımızın isimlerini kağıtlara yazıp zarflara koyup dağıtma önerinde bulunuldu.
-Miting kürsü kullanımını alışılmışın dışında pek çok sesin kendisini ifade edebileceği renklilikte bir kürsü kurulması.
-Döviz atölyesi kurulabilir, yaratıcı yazı ve yazılamalar üretilebilinir.
-AKP faşizmine direnen yurttaşları hedef alan operasyonların hukuksuzluğu ortadadır. Operasyonları protesto etmek için bizlerde adliyelere gidip kendimizi ihbar edebiliriz.
-2 Temmuzda gerçekleştirilecek Sivas katliamı anmalarına güçlü katılma çağrısı yapıldı.

Forum, alınan kararların okunmasının ardından sloganlarla sonlandırıldı. 28 Haziran Cuma saat 20:00’da doktorların katılımıyla Alsancak İskele’de forum tekrar toplanacaktır.

25 Haziran Gündoğdu Forumu

25 Haziran 2013 Salı günü Gündoğdu Forumu’nun düzenlediği ve İzmir Üniversite Bileşenleri’nin katılımıyla gerçekleştirilen forumun gündem maddeleri yine İzmir Üniversite Bileşenleri tarafından belirlendi ve foruma katılanlara sunuldu. Söz konusu gündem maddeleri:

  • Üniversite iktidar ilişkisi
  • Üniversite sokak ilişkisi
  • Neler yapabiliriz


Bu gündem ışığında, ağırlıklı olarak üniversite öğrencilerinin söz aldığı ve katılımın yüksek olduğu forumda aşağıdaki öneriler ve sorunlar dile getirildi:

  • Derslere giremeyen öğrenciler için imza kampanyası başlatılsın. 
  • Üniversitelerin içindeki Özel Güvenlik Birimleri üniversite bileşenlerinin tümü üzerinde bir baskı kuruyor. Buna karşı bir mücadele hareketi başlatılmalı.
  • Üniversitelerde “kürsü” üzerinden bir iktidar oluşturularak, sorgulamayan öğrenci profilleri yaratılmak isteniyor. 
  • 50/d akademisyenler için güvencesiklik anlamına gelir. 
  • Üniversitelerde örgütlü yapılar dışlanıyordu. Son dönemde bu yapılar üzerinden gözaltı ve tutuklamalarla bir cadı avı başladı. 
  • Bir hedef koyulacaksa bu önce YÖK olmalı ve ona karşı bir mücadele başlamalı. YÖK’ü kaldırarak iktidarı geriletmeliyiz.
  • Sendikalar ancak biz varsak var. Gönüllük esasıyla sendikalara gidilmeli ve mücadele o şekilde sürdürülmeli.
  • Ege Üniversitesi – Üniversitenin pek çok eksiği olmasına rağmen güvenlik kameraları eksiksiz teknolojiyle çalışıyor. Özgür üniversite için adımlar atmalıyız. 
  • Akademide öğrencilerin ve akademisyenlerin tuvaletleri birleşmelidir.
  • Ankara Üniversitesi – Akademisyenler de örgütlü arkadaşlarımızla birlikte baskılara karşı mücadele etmelidir. 
  • Başbakan “Harçlar kaldırıldı” dese de kaldırılmadı. 
  • Eğitim-Sen’in, örgütlenme konusunda üniversitelere deneyim aktarmak gibi bir görevi de vardır. 
  • Akademilerde bilgi özgürce üretildiğinde iktidar da zayıflayacaktır. İtaat eden ve ettiren dili kullanmamalıyız. 
  • İktidar tarafından akademisyenler ve öğrenciler karşı karşıya getiriliyor. Oysa tüm üniversite bileşenleri ODTÜ örneğinde olduğu gibi yan yana olmalıdır. 
  • Üniversitelerde direnişin en büyük engellerinden biri de mobbing. 
  • Eğitimin her alanında, topyekûn piyasalaştırılmasına ve sermayeye peşkeş çekilmesine karşı mücadele etmeliyiz. 
  • Ekonomik anlamda mahrum kalmış çocuklara kapatılan kapıları da açmak için adımlar atmalıyız. 
  • Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Eğitim-Sen’li hocaların dava açarak yürüttüğü mücadele sonucu 50/d’li asistanlar artık çalıştırılmıyor. Mücadeleye örnek gösterilmeli. 
  • Özel üniversiteler ve vakıf üniversiteleri, eğitimin kâr odaklı yapısını gözler önüne seriyor. Vakıf üniversiteleri ile örgütlenmek zor. Ancak mutlaka oradaki akademisyenlerle temasa geçilmelidir. 
  • İktidar, üniversitelerde verilen derslerde bile kendi zihniyetini yansıtmanın peşindedir.
  • Üniversiteye giriş sınavlarında şifreleme uygulayarak kendi zihni yapısına uygun öğrencilerin üniversitelere girmesini sağlayarak gerici bir zihniyet yaratmak isteniyor. 
  • Marmara Üniversitesi – Darwin karşıtı Fethullahçı sempozyumlar düzenleniyor. Okula girerken arama yapılıyor. Felsefe standı polisler tarafından dağıtıldı, standı kuranlar gözaltına alındı. Kürtler polis tarafından şiddete maruz kalıyor. Ayrıca üniversite içinde Denizbank kredi kartı kullanma zorunluluğu var, yemekhanede başka türlü yemek alınmıyor. (Denizbank kredi kartı uygulamasının geri alınması için akademisyenlerin açtığı dava kazanıldı ancak pratiğe yansımıyor.)
  • "Çok Ses Tek Ders” örneğinde olduğu gibi hak mücadelesi hep birlikte yürütülmeli, öğrenci-akademi işbirliği sağlanarak dersin adı ne olursa olsun tek bir içerik anlatılmalı. 
  • Celal Bayar Üniversitesi – Kampüse cami yapılıyor ancak camiye giden yol yok. Bu ve bunun gibi sorunlarda diyalogda bulunulacak bir kurum yok, iletişim yolları tıkalı. 
  • Ulusal Öğrenci Konseyi AKP ile birlikte siyaset yapıyor. Konseyler ve öğrenci kulüpleri sahiplenilmeli ve oralarda örgütlenmeli.
  • Ege Üniversitesi – Mevlana üniversiteden ayrıldı. Mevlana’yı üniversiteden ayıran duvarlar yıkılmalı. 
  • Limontepe örneğinden gidilerek toplumsal kopukluktan söz edildi. Toplumun kılcal damarlarına ulaşılmalı; varoşlara, kahvelere gidip temas sağlanmalı, bilgi ve deneyim aktarımında bulunulmalı. Oralarda da forumlar yapılmalı. 
  • “Genç çapulcular yoksul mahallelere yaz okulları kurmaya gidiyor” kampanyasını üniversiteler de desteklemeli. Üniversiteler sokağa inmeli. 4+4+4’e karşı alternatif eğitimler sunulmalı.
  • Mahalle forumları gibi üniversitelerde de forumlar düzenlenmeli, kararlar alınmalı ve uygulanmalı. 


Ayrıca 4-7 Eylül 2013’te 8.si düzenlenecek olan Karaburun Bilim Kongresi’nin de duyurusu yapıldı. Bu yılki gündem başlığı: İktidar ve Dayanışma